|
|
|
|
İl Bazında Gayrisafi Yurt İçi Hasıla 2023*
|
|
TÜİK’in 12.12.2024 tarihli İl Bazında Gayrisafi Yurt İçi Hasıla 2023 verilerine göre;
En Yüksek GSYH Payı:
- İstanbul, 2023 yılında 8,06 trilyon TL GSYH ile %30,4’lük pay alarak ilk sırada yer aldı.
- Ankara (%9,6) ve İzmir (%6,1) İstanbul’u izledi.
- En düşük GSYH’ye sahip iller Bayburt (13,2 milyar TL), Ardahan (19,4 milyar TL) ve Tunceli (22 milyar TL) oldu.
Kişi Başına GSYH:
- Kocaeli, 516.460 TL ile kişi başına GSYH’de ilk sırada yer aldı.
- İstanbul ve Ankara sırasıyla 510.733 TL ve 438.242 TL ile Kocaeli’yi takip etti.
- Şanlıurfa (116.767 TL), Ağrı (110.553 TL) ve Van (108.021 TL) en düşük kişi başına GSYH değerine sahip iller oldu.
Sektörel Paylar:
- İstanbul, bilgi ve iletişim (%64,8), finans ve sigorta (%62,5) gibi birçok sektörde lider oldu.
- Konya, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektöründe %6,2 ile ilk sırayı aldı.
- Ankara, diğer hizmet faaliyetlerinde %45,4 ile liderlik yaptı.
GSYH Büyüme Hızı:
- Türkiye’nin yıllık GSYH büyüme oranı 2023’te %5,1 olarak gerçekleşti.
- Şırnak (%18,9), Siirt (%18,2) ve Samsun (%15,8) en yüksek büyüme gösteren iller oldu.
- Artvin (%-16), Bayburt (%-10,4) ve Zonguldak (%-6,9) ise en fazla küçülme gösteren iller arasında yer aldı.
Türkiye GSYH Büyümesine Katkı:
- İstanbul, %1,65 ile 2023 yılı GSYH büyümesine en fazla katkıyı sağladı.
- Ankara (%0,96) ve Kocaeli (%0,27) İstanbul’u izledi.
- Zonguldak, Artvin ve Gaziantep, negatif katkı veren iller arasında yer aldı.
|
|
|
|
|
İş Dünyasının 2025 Yılı Beklentileri Araştırması: Asgari Ücret ve İş Dünyası Eğilimleri*
|
|
AGS Global’in “İş Dünyası 2025’ten Beklentiler” araştırmasına göre iş dünyasının 2025 yılına yönelik öngörüleri özetle şu şekilde:
- Asgari Ücret Tahmini:
- Araştırmaya katılanların asgari ücret beklentisi ortalama 23.750 TL olup, bu rakam yaklaşık %40’lık bir artış öngörüsünü yansıtıyor.
- Ekonomi Görünümü:
- Katılımcıların %49,5’i dünya ekonomisinin, %58,4’ü ise Türkiye ekonomisinin kötüye gideceğini düşünüyor.
- İyimser görüşler her iki alan için %29,9 düzeyinde.
- Faiz ve Enflasyon Beklentileri:
- Katılımcıların %37,7’si faiz veya enflasyonda düşüş beklemiyor, %36,4’ü ise her ikisinde düşüş öngörüyor.
- Şirket Stratejileri:
- Şirketlerin %48,1’i mevcut durumu koruma eğiliminde.
- Dijital dönüşüm (%35,1) ve ihracat (%32,5) diğer öncelikli alanlar olarak öne çıkıyor.
- Yetenek Yönetimi:
- Katılımcıların %40’ı yetenekli çalışanları elinde tutmayı hedefliyor, ancak %25’i bu konuda karamsar.
- Karamsarlığın temel nedenleri: yüksek maaş talepleri, iş-yaşam dengesi beklentileri ve rekabetçi iş piyasası.
- Çalışma Modelleri:
- Şirketlerin %56,8’i tamamen ofisten çalışma modelini tercih ederken, çalışanların %46’sı hibrit çalışma modelini önceliyor.
- Evden çalışma oranı şirketlerde %6,8, çalışanlarda %17,6 düzeyinde.
- Ruh Hali ve Moral:
- Katılımcılar, 5 üzerinden 3,2 puanla ortalama bir ruh hali sergilediklerini ifade ediyor.
Araştırma, iş dünyasının 2025 yılına yönelik dengelenme ve değişim yılı olarak şekillendiğine işaret ediyor.
|
|
|
|
|
2025’te Pazarlamanın Şekilleneceği 5 Mega Trend*
|
|
Deloitte Türkiye Teknoloji ve Transformasyon İş Birimi Lideri Hakan Göl’ün hazırladığı çalışmaya göre, 2025 yılında pazarlama dinamiklerini şekillendirecek beş ana trend öne çıkıyor. Yapay zeka, pazarlamanın üretkenliğini artırarak bütçelerin daha verimli kullanılmasını ve hızlı sonuçların alınmasını sağlayacak. Veri sahipliği, özellikle çerezsiz bir dünyaya geçişte, pazarlama stratejilerinin temelinde yer alacak ve müşteri veri platformlarının önemi artacak. Kişiselleştirme, tüketici deneyimini güçlendiren “değer değiş tokuşu” konseptiyle derinleşecek ve üretken yapay zeka ile analitik algoritmaların birleşimiyle daha etkili hale gelecek. Dijital ürünler, pazarlamanın yeni odak alanı olurken, çevik operasyonlar ve dijital ürün yönetimi kritik önem kazanacak. Son olarak, marka değeri ekonomik belirsizlikler karşısında daha stratejik bir öncelik haline gelirken, markaların otantik iletişim ve kapsayıcılık konularında daha fazla sorumluluk alması beklenecek.
|
|
|
|
|
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan 5 Kritik Sektöre İstihdam Teşviki*
|
|
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, tekstil, hazır giyim, mobilya, ayakkabı ve deri gibi emek yoğun sektörlerde KOBİ istihdamını korumaya yönelik güçlü bir teşvik paketi açıklayacaklarını duyurdu. 2025 itibarıyla 1 milyon çalışanı kapsayacak olan bu destek programı, KOSGEB işbirliğiyle hayata geçirilecek. Bakan Kacır, “Kaynak miktarını açıklamasam da tüm kesimleri memnun edecek iddialı ve etkin bir destek programı hazırladık” diyerek sektörlerin kırılganlığını azaltmayı hedeflediklerini belirtti.
|
|
|
|
|
İngiltere’de Esnek Yan Haklar ve Yeni Yasal Düzenlemelerle 2025’e Hazırlık
|
|
İngiltere’de 2025 yılı, insan kaynakları ve yan haklar yönetimi açısından yoğun bir yıl olacak. İşverenleri bekleyen başlıca gelişmeler şunlardır:
- Yeni Yasal Düzenlemeler: Nisan 2025’te yürürlüğe girmesi beklenen İstihdam Hakları Yasası ve yeni bir emeklilik yasa tasarısı, işverenlere uyum konusunda önemli sorumluluklar getirecek. Ayrıca, Ulusal Sigorta ve Asgari Ücret artışları, yan hak bütçelerinde değişikliklere yol açacak.
- Esnek ve Kişiselleştirilmiş Yan Haklar: Çalışanların artan taleplerine yanıt olarak, şirketler esnek yan hak modelleri geliştirmeye odaklanıyor. Çalışanların tercih ettikleri haklara bütçe ayırabildiği hak ödeneği modelleri, yaygınlaşan bir uygulama olacak.
- Talep Üzerine Ödeme ve Sağlık Hakları: Talep üzerine ödeme ve gönüllü sağlık hizmetleri, finansal baskıları azaltmak ve çalışanların refahını artırmak için popüler hale geliyor. Ayrıca, cinsiyet nötr ebeveyn izni gibi haklar genişletiliyor.
- Şirket Değerleriyle Uyum: İşverenler, yan haklarını yalnızca çalışan taleplerine göre değil, şirket değerleri ve operasyonel hedefleriyle uyumlu hale getirme konusunda stratejik hareket ediyor.
- Yeteneği Çekmek için Kıyaslama: Rekabetçi sektörlerde, işletmelerin yetenekleri çekmek ve elde tutmak için rakipleriyle kıyaslama yaparak yenilikçi yan hak politikaları geliştirmesi gerekiyor.
Bu gelişmeler ışığında, işverenlerin çalışan taleplerine uyum sağlayarak güçlü bir çalışan deneyimi sunması, 2025’in en önemli insan kaynakları öncelikleri arasında yer alacak.
|
|
|
|
|
İşe Alımda Esnek Çalışma Talepleri ve İşletmelerin Yeni Zorlukları
|
|
İngiltere’de esnek çalışma, çalışanların iş tercihlerinde önemli bir öncelik haline geldi. International Workplace Group (IWG) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, işverenlerin ofise dönüş talepleri, çalışanların yeni iş arama oranlarını artırdı. İşe alım uzmanlarının %67’si, daha sık ofis çalışması talep eden işverenler nedeniyle iş arayan adaylarda bir artış gördü. Ayrıca, her dört çalışandan üçü, esnek çalışma sunmayan firmalardan gelen iş tekliflerini reddetti.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Amazon’un haftada beş gün ofise dönüş zorunluluğu, Ocak 2025’te yürürlüğe girecek. Stanford Profesörü Nicholas Bloom, bu kararın Amazon’un işten ayrılma oranlarını %30’a kadar artırabileceğini tahmin etti. Ancak Amazon’un, artan bırakma oranlarına rağmen, politikayı yılın ortasında sessizce geri çekebileceği öngörülüyor.
- Esnek çalışma sunmayan firmaların iş piyasasında rekabetçiliğini kaybettiği belirtiliyor (%72).
- Çalışanların işe gitmek istememe nedenleri arasında yüksek maliyetler (%44) ve zaman kaybı (%40) öne çıkıyor.
- Beş gün ofiste çalışanların %21’i tükenmişlik yaşadıklarını ifade etti, %55’i ise hibrit çalışma imkânıyla daha üretken hissedeceklerini belirtti.
Esnek çalışma, yalnızca çalışan bağlılığını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda iş memnuniyetini yükseltip maliyetleri düşürüyor. İşverenler, esneklik taleplerine uyum sağlamadıkları takdirde, hem yetenek kaybı hem de performans düşüşüyle karşı karşıya kalabilir.
|
|
|
|
|
Aşırı Sıcaklar Tekstil Fabrikası İşçilerini Tehdit Ediyor
|
|
Bangladeş, Vietnam ve Pakistan gibi ülkelerde tekstil işçileri, iklim değişikliği nedeniyle artan sıcaklıklara daha fazla maruz kalıyor.
- AB düzenlemeleri: Avrupa Birliği’nin yeni sürdürülebilirlik direktifi, markaları tedarikçilerindeki çalışma koşullarından yasal olarak sorumlu tutuyor.
- Fabrika soğutma yatırımları: Daha iyi havalandırma ve su buharlaştırma soğutma sistemleri gibi düşük karbonlu çözümler öneriliyor.
- İşçi sağlığı ve ücretler: İşçilerin sıcak dalgalarıyla başa çıkabilmesi için daha yüksek ücretler ve sağlık korumaları talep ediliyor.
- Ekonomik etkiler: Aşırı sıcaklık ve sel olayları, 2030’a kadar Bangladeş, Pakistan ve Vietnam’ın tekstil ihracat gelirlerinde 65 milyar dolarlık kayba neden olabilir.
|
|
|
|
|
Türkiye’de Yüksek Enflasyon: Bireyler ve Toplum Üzerinde Etkiler
|
|
Twentify Araştırma’nın yapay zeka destekli platformu Quals.ai ile gerçekleştirilen Enflasyon Günlükleri araştırması, Türkiye’deki ekonomik zorlukların bireyler ve toplum üzerindeki etkilerini, çözüm önerilerini ve enflasyonun geleceğine dair katılımcıların görüşlerini kapsamaktadır.
- Katılımcılar arasında enflasyonun devam süresine ilişkin farklı görüşler bulunmaktadır. Çoğunluk, bu durumun 2 ila 5 yıl sürebileceğini belirtmekte, ancak ekonomik krizlerin ve dışa bağımlılığın süreci uzatabileceği düşünülmektedir.
- Türkiye’nin üretim eksikliği ve ithalat ağırlıklı yapısı, süreci uzatan temel nedenler arasında gösterilmektedir.
- Katılımcılar, ekonomik politikaların ve küresel faktörlerin de bu durum üzerinde etkili olduğunu belirtmiştir.
- Katılımcılar, vergilerin düşürülmesi, yerli üretimin desteklenmesi ve ihracat odaklı politikaların benimsenmesi gerektiğini ifade etmektedir.
- Katılımcılar gıda ve kira fiyatlarının devlet tarafından düzenlenmesini önermiştir.
- Enflasyonun uzun vadede süreceğine dair kaygı, bireylerde psikolojik etkiler yaratmaktadır.
- Aile bireylerinin desteği, ekonomik zorluklarla başa çıkmada önemli bir dayanışma unsuru olarak öne çıkmaktadır.
- Katılımcılar, 2000’li yılların başındaki ekonomik rahatlama dönemlerini özlemle anmakta ve bu dönemlerin geleceğe dair beklentilerini şekillendirdiğini belirtmektedir.
Bu araştırma, Türkiye’de yüksek enflasyonun bireyler ve toplum üzerindeki geniş kapsamlı etkilerini ortaya koymuştur. Katılımcılar, enflasyonun uzun süre devam edeceğine inanmakta ve bu durumun toplumsal refah üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekmektedir. Çözüm olarak üretim ve ihracat odaklı politikalar, vergi indirimleri ve fiyat kontrolleri önerilmektedir. Ancak, ekonomik ve psikolojik etkiler, bireylerin günlük yaşamında derin izler bırakmaktadır.
|
|
|
YASAL DÜZENLEMELER VE YARGI KARARLARI
|
|
|
|
Telekonferans Arabuluculuk Görüşmesinde Hak Düşürücü Sürelerin Hesaplanması
|
|
Telekonferans yöntemi ile yapılan arabuluculuk görüşmesine ait imzalı son tutanağın davacı vekiline tebliğ edildiği tarih dikkate alınarak işe iade davasındaki hak düşürücü sürelerin işletilmesi gerekir.
Telekonferans yöntemi ile yapılan görüşme sonrası tüm imzaların 09.04.2018 tarihinde tamamlandığı ve imzası tamamlanan son tutanağın davacı vekiline 11.04.2018 tarihi itibariyle teslim edildiği dikkate alındığında 19.04.2018 tarihinde açılan işe iade davasının yasal iki haftalık süre içinde açıldığı halde yerel mahkemece hak düşürücü süreden sonra açılan davanın reddine yönelik karar usul ve yasaya aykırıdır.
İzmir BAM 9.Hukuk Dairesi, E. 2019/104, K. 2019/894
|
|
|
Danimarka İşten Çıkarma Kurulu: İşçinin İstifası Değil, İşverenin Feshi
|
|
Danimarka İşten Çıkarma Kurulu, bir çalışanın istifa ettiğinin mi yoksa işveren tarafından işten çıkarıldığının mı kabul edileceğine ilişkin davada, işverenin işten çıkarma gerçekleştirdiğine karar verdi. Karar, bir çamaşırhane şirketinde yönetici olarak görev yapan bir çalışanın, görev değişikliği talebinden sonra yaşanan anlaşmazlıkla ilgilidir.
Çalışan, çamaşırhane asistanı pozisyonuna dönmek istediğini belirttikten sonra, işveren tarafından görevinden istifa ettiğini belirten bir belgeyi imzalamaya yönlendirildi. Çalışanın imzaladığı istifa belgesi, önceden hazırlanmış ve kendisine sunulmuştu. Çalışan ertesi gün sendikasına başvurarak istifasına itiraz etti ve bunun işverenin baskısıyla gerçekleştiğini iddia etti. İşten çıkarma gerekçesiyle dava açıldı.
İşten Çıkarma Kurulu, işverenin çalışanın istifasını bağlayıcı bir şekilde kanıtlayamadığını belirtti. İşverenin, çalışanın istifasını tek taraflı olarak hazırladığı ve onaylatmaya çalıştığı ifade edildi. Ayrıca, çalışanın görev değişikliği talebine rağmen, yeni bir pozisyon verilmesi ihtimali üzerinde yeterince durulmadığı vurgulandı. İşten çıkarma gerekçesi olarak, çamaşırhanenin yeni bir çamaşırhane asistanı istihdam etmiş olmasına rağmen, çalışanın bu pozisyona atanmasının reddedilmesi gösterildi.
Kurul, çalışanın işten çıkarıldığını ve bu işten çıkarmanın makul bir gerekçesi olmadığını belirterek işçiyi haklı buldu. İşverenin, çalışanın uyum sağlayıp sağlayamayacağı konusunu yeterince değerlendirmeden iş sözleşmesini sonlandırdığı ifade edildi.
|
|
GÜNÜN SORUSU VE BİLGİLERİ
|
|
|
|
|
SORU: Haftalık 45 saatlik çalışma süresini tamamlamış bir çalışanın, izinli olduğu bir gün işveren tarafından eğitime katılmasının talep edilmesi durumunda, bu eğitime katıldığı süre için fazla mesai ücreti ödenmesi gerekir mi?
|
|
CEVAP: Eğer sigortalının izinli olduğu gün hafta tatili değil akdi tatil ise (örneğin Cumartesi günü hafta tatili olarak geçmiyor sözleşmede ama o gün çalışılmıyor) o 1 günlük eğitim çalışma süresi olacağından fazla mesai olarak işlem görür ve %50 zamlı ücret ödenir.
Eğer hafta tatilinde çalıştırılırsa fazla mesai değil hafta tatili mesaisi olur ve ilave 1,5 günlük ücret ödenir.
|
|
|
|
|
Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkisinde Müteselsil Sorumluluk
- Asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı bu işyeri ile ilgili olarak yasadan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte (müteselsilen) sorumlu tutulmuştur.
- Alt işverenin işçisi yasadan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret veya diğer bir hakkını ister kendi işvereninden, ister asıl işvereninden, isterse her ikisinden birlikte talep edebilecektir.
- Asıl işverenin rücu hakkı saklıdır.
- Birlikte sorumluluk, ihbar, kıdem, kötü niyet ve işe iade sonucu işe başlatmama tazminatları ile ücret, fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatili, yıllık izin, ikramiye, prim, yemek yardımı, yol yardımı gibi tüm işçilik haklarını içerir.
- İşverenler, alt işverene iş vermeleri halinde, bunların işçilerinin ücretlerinin ödenip ödenmediğini işçinin başvurusu üzerine veya aylık olarak resen kontrol etmekle ve varsa ödenmeyen ücretleri hak edişlerinden keserek işçilerin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür.
- Asıl işveren, alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerin hak kazandıkları yıllık ücretli izin sürelerinin kullanılıp kullanılmadığını kontrol etmek ve ilgili yıl içinde kullanılmasını sağlamakla, alt işveren ise tutmak zorunda olduğu izin kayıt belgesinin bir örneğini asıl işverene vermekle yükümlüdür.
- Asıl işveren bakımından söz konusu sorumluluk, alt işverenin işçinin o yerdeki çalışması ve orada çalıştığı süre ile sınırlıdır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|